hesabın var mı? giriş yap

  • buluşmalarının bir hikayesi var tabii ki.

    lennon’ın çektiği kısa film cannes film festivali'nde gösteriliyor. kısa filmin konusu bir balon. bu balona kamera bağlı. balonu çözüyorlar, balon yükseliyor yükseliyor ve bembeyaz gökyüzü. 20 dakika boyunca beyaz bir gökyüzü.

    filmden memnun kalmayan seyirciler bir ekşici edasıyla filmin yarısında çıkıyorlar.
    ancak erkin koray çıkmıyor. yanında da dönemin meşhur gazetecisi hey dergisi muhabiri arda uskan var. amaç belli. dergi için 3-5 satır röportaj koparmak, tabii bu arada erkin koray da john lennon’la tanışmak istiyor. fakat john lennon seyircinin tutumundan memnun olmamış bir şekilde salondan ayrılmaya hazırlanıyor. erkin koray, arda uskan'a ''hadi şu randevuyu al da konuşalım'' diyor. arda uskan, “sıkıyorsa sen al, adam ne halde” diyor. erkin koray kalkıp john lennon'ın yanına gidiyor ve diyor ki:
    “vay demek bu kadar yükseğe çıkanlar da var…”

    böylece ertesi gün kaldıkları otelde buluşmak üzere randevuyu alıyor. sonucunda da o meşhur fotoğraf ortaya çıkıyor.

    kaynak :(bkz: güven erkin erkal)

  • şuradan görülecek aile ve sosyal politikalar bakanı ayşenur islam'ın açıklaması.

    öncelikle soruyorum neden?
    evlenmeyi düşünmeyen bekar kişiler ne yapacaklar?

    ben evlenmeyi hiçbir şekilde düşünmüyorum. kezâ eskiye göre evlenen kişilerde de önemli derecede azalma var. ben bekar bir birey olarak toplumun yarattığı kalıplara girmek zorunda mıyım?
    birey olarak yaşamayı seçtiğim bir hayatta benim varlığımı nereye koyuyorsunuz?

    evlenmek ve bir aile kurmak, sizin gösterdiğiniz yolları izlemek zorunda mıyım?
    ufak bir ev almayı düşünen bekar kişiler ne yapacaklar?
    her tek yaşayan kişi evinde fuhuş mu yapıyor?

    en önemlisi tek yaşayan insanlar olmazsa o edepli ailelerin erkekleri "ya evin anahtarlarını bana versene haftasonu" diye kime diyecekler?

    madem aile ve sosyal politikalar bakanısınız, 1+1 eve yasak getireceğinize;

    insanlar neden evlenmek istemiyorlar,
    toplumu fuhuşa iten nedenler nelerdir,
    ekonomi nasıl iyi hâle getirilir de insanlar refaha ererler

    gibi sosyoljik ve ekonomik sorular üzerinde düşünün. o zaman zaten böyle şeyler düşünmenize de gerek kalmaz.

  • kesin olmayan durumdur. rivayete göre, terhisten sonra sanki asteğmen arkadaşımız subaylığa devam etmişçesine arada geçen süre hesaplanarak rütbe bulunuyor imiş. yani terhisten sonraki 3 sene içerisinde savaş çıkarsa teğmen, 3-9 sene ise üsteğmen, 9-15 sene yüzbaşı gibi. yaklaşık 40 yıl önce terhis olanlar genelkurmay başkanı olarak savaşa katılıyor bu hesaba göre.

  • başlığı okuduğumda italyan koca bulunca din değiştiren manken zannettim.

    baya bildiğimiz sucukmuş anasını satayım.

  • sizi rahatsız etmeye ve ezberinizi bozmaya geldim:

    "yaşındayım" ifadesinin dil bilgisinde yeri yok.

    örnek: "20 yaş" bir sıfat tamlamasıdır. belirtili isim tamlaması değil ki "20 yaşı" olsun.
    dolayısıyla ya:

    1. "20 yaştayım" diyeceksiniz.

    2. "20 yaşımdayım" diyeceksiniz.

    "20 yaşındayım" diyemezsiniz.

    hadi ekine köküne ayıralım:

    yaş-ı-n-da

    yaş: isim kök
    -n: kaynaştırma
    da: hâl eki.

    peki oradaki "-ı" ekini nereye koyacaksınız? hâl eki mi? iyelik eki mi? ikisi de değil. dolayısıyla bu kullanım yanlış.

    ekleme: şükela moduna alınca en başa çıkan mesajda yaş kelimesinin neden “yaşı” olacağına dair bir açıklama yapılmamış. ben söyleyeyim: “yaşı” olamaz. bu arkadaş “ı”yı hâl eki almış, “n”yi kaynaştırma, sondaki “da”yı da yine hâl eki almış :) mesaj attım kendisine fakat cevap gelmeyince buraya yazma gereği hissettim.

    ikinci ekleme: orhun yazıtları'nda "yeti yigirmi yaşıma" diye geçmektedir.

  • kendisinin işine olan saygısını şöyle anlayabilirsiniz; gittiğim çoğu konser veya gösteride belirtilen saatte çıkanını hiç görmedim. saat 9 dedilerse o saat 9:30 olur. hele konser ise saat 10:00'a kadar yolu var hatta geçer.

    işte bu adam saat tam 9:00'da sahnede olur. belki de daha erken çıktığı da olmuştur. seyirciler daha yerini almadıysa bile sahneye çıkar gelenler ile sohbet eder. herkes yerini aldıktan sonra perdenin arkasına gider tekrar sahneye çıkar.

    çok ünlü şöhretli olabilirsiniz ama işine saygı duymak çok başka bir iş.

  • muharrem'e, oğan'a verecek gençler bunları izleyip daha kötüsünün olamayacağını anlaması lazım. tek alternatif kılıçdaroğlu şuan. mesele ideoloji meselesi değil. memleket meselesi.

  • cüneyt özdemir’in ahmet şık’a laf söyleyebilmesi haddine değil. önünü ilikleyip saygı duruşunda bulunmalı.
    ahmet şık gibi bir adama para ağır basıyor demek ciddi anlamda saçmalamaktır. hele hele trol demek için kafayı sıyırmış olmak gerek.

    mevcut düzene mafyalaşmış devlet diyebilme cesaretini göstermiş, mahkemede tutuklanırken bu ülkeye hesap vereceksiniz diye iktidara bas bas bağırmış, aylarca içerde yatmış birisi ahmet şık. korkmadan cesaretle mafyalaşmış siyasete kafa tutmuş, hukuksuz faşizan sisteme boyun eğmemiş, mecliste de takır takır ağzına geleni söylemiş cesur bir siyasetçi.

    cüneyt’in ahmet şık’a laf söylemesi için kırk fırın ekmek yemesi lazım. sonra da abdest alıp takım elbise giyip kapıda sıranın kendisine gelmesini beklemesi lazım.